Sanayici bir arkadaşım şöyle demişti: “İşler kötüyken biz markalaşma ve kurumsallaşma konuşuruz, işler iyileşince ikisini de unuturuz.”
İşte bizim sezonluk düşünen sanayicimizin bir cümleye sığan özeti.
Bu işlerin uzun vadeli yatırımlar olduğu bilmeyen kalmadı artık. Ama mesele “bilmek” değil işte. Yoksa herkes sigaranın sağlığa zararlı olduğunu “biliyor”. O gibi.
Bir şeylere ne kadar çok emek verirseniz, vaz geçmesi de o kadar zor olur. Evet, patronlar koltuklarını bu sebepten dolayı bir türlü devredemiyorlar :)
Geçenlerde “çünkü”leriniz çok olsun diye yazmıştım. Sıklıkla karşıma çıktığı için buraya da not düşmek istedim. Kurumsallaşmak için de, markalaşmak için de bu mesele önemlidir. “Çünkü”lerin üst yönetim tarafından içselleştirilmesi çok çok önemlidir.
Çünkü bu işler büfeden tost sipariş etmek gibi olmuyor.
Parasıyla değil yani.
Herkes markalaşmak zorunda da değil ayrıca. Ben marka üzerinden yazıyorum, siz dilerseniz kurumsallaşma üzerinden okuyabilirsiniz. Öz önemli yine.
Dolayısıyla “Marka olmak istiyorum” demek yetmez.
Neden?
Çünkü sektörde ayrışmak istiyorum.
Çünkü kârlılığımı artırmak istiyorum.
Çünkü nitelikli insanların çalışmak istediği bir şirket olmak istiyorum.
Çünkü itibarımı artırmak istiyorum.
Çünkü sektörde lider bir konumda olmak istiyorum.
Çünkü pazarda sürdürülebilir bir yer edinmek istiyorum.
Çünkü fiyat rekabetine değil, değer rekabetine odaklanmak istiyorum.
Çünkü yeni pazarlara açılmak istiyorum.
Çünkü ürünlerime olan talebi artırmak istiyorum.
Çünkü sektörde lider bir konumda olmak istiyorum.
Nasıl?
Okunca bile tatmin ediyor değil mi?
“Çünkü”ler ne kadar çoksa, vazgeçmesi de o kadar zor olur.
Onun için biz pazarlamacılar araştırmayı önemseriz.
Yaratıcılığı önemseriz, tasarımı önemseriz.
Onun için sahada olmaya özen gösteririz.
Onun için çalışan yetkinliklerine uyumlu olmaya çalışırız.
Onun için ekiplerin çalışmaların içine katılması gerektiğine inanırız.
Yoksa emir komuta zinciri dahilinde bir şeyleri yapması/yaptırması çok kolay.
Handikap; ekibin bundan vazgeçmesi de o kadar kolay olur. Projeden de çalıştığı kurumdan da.
Sizi bırakıp gitmese bile yaptığı işi iki parmağının ucuyla tutar.
Emaneten.
Kovulmayacak kadar.
İdare edersiniz birbirinizi.
Ama şöyle avcuyla sımsıkı tutarsa, sizin inandığınıza inanırsa işte, o zaman sırtınız yere gelmez.
Onun için de ekiplerinizin “çünkü”lerini artırın.
“Yeni bir şeyler yapalım” dediğinizde, sözünüzün arkası dolu olsun.
Yorumlar