
Bu hayatta hiçbir şeyin birdenbire-aniden olacağına inanmayanlardanım. Her şeyin bir süreci vardır, ve olay her ne ise mutlaka olmadan önce bize işaretini verir.
Bir firma birdenbire batmaz.
Bir çalışan birdenbire istifa etmez.
Bir mağaza müdürü birdenbire hırsızlık yapmaz.
Bir yağmur birdenbire yağmaz.
Bir yangın birdenbire çıkmaz…
Hayat bize işaretlerini verir ama bizim onları algılayabilmemiz için de bilincimizin açık olması gerekir. Yoksa hangi patron firmasını batırmak ister ki! Kimse istemez. Ama işte yapıp ettikleri, önce toparlanması için işaretini verir, o işaretleri anlamazsak kaçınılmaz son.
Şirketlerin batış sürecinde; personel devir hızının artması bir işaret. Bayi bulmakta zorlanması bir işaret. Artan kredi oranları bir işaret. Nakit akışının sekteye uğraması bir işaret. Borcun daha fazla borç alarak kapatılamayacağı da aşikarken, yapılması gereken şey belli aslında… Kontrollü küçülmek gerekir. Ama bu da nefse zor geldiğinden bilinç kapanmaya başlar ve o istenmeyen sona doğru gidilir.
Çalışanlar… O çok memnun olduğunuz kişi… Yüzünün artık pek gülmemesi bir işaret. Akşam olduğunda arkasına bakmadan çıkması bir işaret. Bahçede tek başına yürüyüşler yapması bir işaret. Çok iyi bir ekip arkadaşınızdı değil mi… Onları okuyup bir önlem almanız gerekirdi. Onlarca işaret yolladı size hayat.
Mağaza Müdürü… Bugün kasadan birkaç yüz lira aldı ve ertesi gün koydu. Tespit ettiniz. Ama çok iyi bir satışçı olduğu için ses etmediniz. Bir süre sonra daha fazlası, ve bir süre sonra da hayal gücünüzü zorlayan bir vurgun ile mağazanızda bozulan düzen, zarar, güvensizlik... Kaçtığınız zarar, bugün onlarca katı.
Yağmur… Gökyüzü bize yağmadan önce işaret verir. Önce rüzgar eser. Sonra hava kapanır. Daha sonra bulutlar kararır. Daha sonra inceden yağar. Daha sonra fırtına kopar. Her bir aşama bize işaret verir. Dışarıdaysan içeri gir. Yürüyorsan koş. Açıktaysan kapalı yere geç… Bekleyip bekleyip de ‘birden yağmurun ortasında kaldım’ demek ahmaklıktır.
Ve son olarak yangın…
Malum otel yangını çıkmadan önce mutlaka ama mutlaka birileri bu konuda uyarı yapmıştır patronlara. Ki, denetim raporları düştü hemen önümüze. Kim bilir daha ne eksikleri vardı. Eminim, gelen öneriler ve teklifler karşısında “şimdi dursun, şu sezonu atlatalım sonra bakarız” sözleri de çıkmıştır ağızlarından. Daha az zarar ile, ya da kazançtan azalma ile çıkılabilecekken, ne büyük zarar, ne büyük vebal yüklendiler. Belediye mi, devlet mi, kurum mu… Ailesini-yakınlarını kaybeden canlara sorun bunları yüreğiniz yeterse. Bu bizim insanlık sorunumuz. Anlayış sorunumuz.
O otel gibi nice otellerimiz, nice kurumlarımız vardır ülkemizde eminim.
Bugün faaliyette olmalarının sebebi, onlarda bir yangının ‘henüz’ dışarıdan görülmüyor olması.
Oysa ki, içten içe yanıyor kurumlarımız.
İşaretler artık havai fişekler gibi...
Ama yine de görmüyoruz, görmemekte ısrar ediyoruz.
Kendi işimizi, Allah’a havale ediyoruz…
Utanmadan…
Nasıl olacak…
Erteledikçe de, çözülmesi daha zor problemlere gebe kalıyoruz.
...
Kurumunuzda aksayan bir yer varsa, ertelemeyin. Şimdi çözün.
Canınız acısa da, maliyetli olsa da şimdi çözün.
Yapmazsanız, emin olun, sonra çok daha büyüğü ile yüzleşmek zorunda kalacaksınız.
Comments