top of page
  • Yazarın fotoğrafıAbdullah Nurata

Yönetimin Ustalığı


Bir yazımda küçük markaların büyükleri taklit ederek başarılı olma gayretini anlatmıştım. “Küçükken büyüğü taklit ederek olmadığı gibi, büyüyünce de küçük gibi davranmamanız gerekir, çünkü işletmelerin evreleri vardır” demiş ve başka yazıya işaret etmiştim. Bu yazı, o yazı işte :)


“Ustalık” kitabında Robert Greene, başarılı olan insanların bazı evrelerden geçmesi gerektiğinden bahseder. Bilinçli ya da bilinçsiz, bu süreçleri hepimiz her koşulda yaşarız. Hangi konuda ustalaşmak istiyorsak, benzer süreçlerden geçeriz. Bu süreçleri Greene ;1. Çıraklık 2. Yaratıcı-Aktif ve 3. Ustalık olarak adlandırır. Bizim kültürel olarak öğrendiğimiz evreler ile çok benzer. Sadece ikinci evreye biz “Kalfalık” demişiz. Geriye kalanlar neredeyse aynı.


Süreçlerin anlaşılması daha kolay olsun, şöyle düşünün; bir berber çırağı ne yapar?


Ustayı izler, kesimden sonra yerleri süpürür, müşterilere ikramda bulunur, çay demler, bulaşık yıkar, market alışverişi yapar, eli boşalınca tekrar ustayı izler, camları siler, müşterinin saçını kurutur vs. Dikkat ederseniz bunların hepsi çok somut işler. Gerekli işler. Bizde böyledir değil mi. Hayır bizde değil, her yerde böyledir.


“Ustanın yolculuğuna çıkmak için, yeni yeterlilik seviyelerine ulaşmak için becerilerinizi geliştirmek için gayretle çalışmalısınız. Ancak bunu yaparken, hiçbir yere varamıyor gibi görünseniz bile pratik yapmaya devam etmek için zamanınızın çoğunu bir platoda geçirmeye istekli olmalısınız.” Robert Greene

Bu çırak bir süre sonra kalfa olur. Eline makas verilir. İnce düzeltmeler ile başlar. Gözlemler biter ve uygulama başlar. Azar azar başlar, sonra artar. Sonra daha çok makas alır, yaptığı pratik ile ilerleme hızı belirlenir. Bir süre sonra da ustalık evresine geçer. Tüm bu gayret, emek, zaman bu evreye geçmek için aslında.


Şimdi gelin işletmelerimize berber çırağının gözünden bakalım ve nasıl bir evrede olduğuna karar verelim.



Çıraklık Evresi


İşletmeler başlangıçta o berber çırağı gibi olmak zorundadır. Girişimcilere bakın; hem sekreteri, hem muhasebecisi, hem satışçısı, hem çaycısı, hem pazarlamacısı, hem kargocusu hep bu kurucu kişidir. Gecesi gündüzü bu girişimidir. Çok vakit harcar. İşin neredeyse her evresinde kendisi vardır, olmak zorundadır. Çünkü kimse o işe onun kadar sarılmaz. Zaten az kişilerdir, bir yandan da böyle olmak zorundadır. Bu, onun işidir. En çok o inanıyordur.

Ona gün yetmez. Para yetmez. Teklifler geri döner. İadeler olur. Yani çok emek sarf eder ama pek karşılık alamaz.

 


Kalfalık Evresi


Bu evre işletmelerin yavaş yavaş karşılık almaya başladığı dönemdir. Ekibin biraz daha kalabalıklaştığı dönemdir. Kurucu, yine pek çok işin içindedir ama en azından çay-çorba-kargo işlerini devretmiştir. Borçların nispeten temizlendiği, nakit akışının dengeye girdiği, giderlerin kontrol altına alınmaya başladığı dönemlerdir.

 


Ustalık Evresi


Bu evre ise yapılan işlerin sonuçlarının çokça geldiği evredir. Kurucusunun artık o kadar çok emek harcamadığı, ancak çok sonuç aldığı, çok satış yaptığı, çok talep gelen evredir.

 


Yönetimin Ustalaşması = Kurumsallık


Aslında dillere pelesenk olan o kurumsallık konusu da zaten burada devreye girer. Yani aslında kurumsallık bir hedef değil, bir yolculuktur. Bizim işletmelerimiz genelde bu konuyu bir yolculuk olarak görmediğinden, genelde sonuçlar ile ilgilendiğinden bir türlü ustalık seviyesinde yönetime de geçiş yapamaz.


Yeni kurulan bir marka iseniz siz çıraklıktan başlarsınız. Dolayısıyla ustanın yaptıklarını yapmamalısınız. Bunlar sizin evrenin gerektirdikleri değil. Siz şu an o kadar çok operasyon ile uğraşmalısınız ki, artistlik hareketlere pek vaktiniz kalmamalı. Ürün ile ilgilenmelisiniz, marka ile değil. O sonraki evre. Somut olmalısınız, şirket sahibi olarak her sürecine dahil olmalısınız. Reklam vermelisiniz, kitlenizi haberdar etmelisiniz. Onları, sizi tercih etmeleri için ikna etmelisiniz. Marketlerde ürününüzü listelemelisiniz, raf bedelleri ödemelisiniz, ticari pazarlama aktiviteleri yapmalısınız. Müşteri şikayetleriyle ilgilenmelisiniz. Dijital pazarlama enstrümanlarını verimli kullanmalısınız.


Ne zaman ki, size tekrar eden siparişler gelmeye başlar, o zaman artık bir üst evrelere geçmiş olursunuz. Ustalık evresine geldiğinizde ise pasif gelir dedikleri gelir mantığına geçer ürününüz. Markalaşmaya başlarsınız. Siz pek bir şey yapmazsınız ama ürününüz yine talep görür. Artık burada devrede olan siz değil, sistem olmalı. Bu sistemin altyapısı önceki evrelerde hazırlanmalı. Siz patron olarak her şeye karışmamalısınız. Yerleri çırak süpürecek, çayı çırak getirecek. Siz özel müşteriler ile ilgileneceksiniz.


 

Ülkemiz, milyon liralık işletmelere sahip olup da halen elinde süpürge-faraş ile saç süpürmeye çalışan patron ve yöneticilerle dolu. Mikro anlamda darlıklar-bolluklar olur. Bugünkü gibi, patronun oyunun içine girmesi gereken dönemler olur. Bunlar geçicidir. Eğer ‘sistem düşüncesi’ ustalık evresine gelmiş bir işletmede halen oturmadıysa, o çarkların sağlıklı dönmesi için aradaki çomakların ayıklanması gerekir.


Yoksa hep aynı hikayeyi dinlemeye devam ederiz…

5 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page