top of page
Yazarın fotoğrafıAbdullah Nurata

Hurma Meselesi


Aşağıdaki hatırayı ve bağlamını, yıllar önce ünlü bir işadamından dinlemiştim. Afrika seyahatinde kendisine anlatmışlar, gerçek bir anıymış. Bugün yaşadığımız bu hızlı dünyada belki çok daha anlam ifade ediyor. Buyurun:


Afrika’da bir grup avcı zebra avına çıkar. Aralarında ava yeni başlayan bir genç de vardır. Genç, tecrübeli bir avcıyla birlikte pusuda zebraları takip etmektedir. Sürüdeki zebralardan birini usta avcı gözüne kestirir ve bir süre nişan vaziyetinde zebrayı takip eder. Genç avcı, takibi dikkatle izlemektedir. Usta, uzun takip sonrasında tetiği çeker. Silahtan çıkan ses bütün zebraları korkutmuş ve hepsi koşmaya başlamıştır.


Koşan zebralar arasında usta avcının nişan aldığı zebra da vardır. Genç, şaşkınlıkla bir koşan sürüye, bir usta avcıya bakar. Usta avcıysa kendinden emin bir şekilde, gözleriyle koşan sürüyü takip etmektedir. Genç dayanamayıp sorar: “Az önce nişan aldığın zebrayı vurduğunu zannediyordum. Hatta kurşunun zebraya çarpış sesini duyduğumu da söyleyebilirim ama görünen o ki vuramamışsın!” Usta avcı, kaçan zebralara aceleyle nişan almaya yeltenen genci durdurur. Dikkatli gözlerle sürüyü takip ederken gençle konuşmaktadır:


“Duyduğun o kurşun çarpma sesi doğru. Şüpheye düşmen gayet normal, çünkü hiç kan da görmedin. Evet, ben o zebrayı vurdum. Ancak o vurulduğunun farkında değil. O, silahın sesinden korktuğu için diğerleri gibi koşuyor. Ben zebrayı çok hassas bir noktasından vurdum. Şu an koşuyor ve koştukça kalbi daha çok kan pompalıyor. Daha çok kan pompalandıkça zebra daha çok kan kaybedecek.”


Bir süre sonra genç, o zebranın sürüden yavaş yavaş geri kaldığını görür. Zebranın adımları seyrekleşir, yavaşlar, yavaşlar… Adım atamaz hale gelir ve yere yığılır. Usta avcı gence dönerek: “Zebra kurşunun acısıyla kıvranmadı. Hatta o kurşun kalçasına isabet etseydi belki bir şekilde hayatına devam da edebilirdi. Zebra barutun kimyasallarından değil, koştuğunu zannederken kan kaybından öldü…”


 

Bu anlatı; işlerimizle ve yönettiğimiz markalarımızla ne kadar alakalı değil mi? Şöyle:


Yaptığımız işler, yönettiğimiz kurumlar ve sahip olduğumuz markalar, ekonomi “sürüsü” içinde birer zebradır. Rekabet vardır. Doğal yaşam döngüsü farklı türlerin hayatta kalmasını sağlar. Bu sürüyü dağıtacak ya da koşturabilecek birçok dış etken vardır. Dinlenirken ya da göl kenarında su içerken aniden bir timsah fırlayabilir sudan. Ya da bir avcının hedefi olabiliriz. Her an tetikte olmamız gerekir.


Eğer kurumunuzda nakit akışınızı iyi yönetemiyorsanız, işinizi kredilerle döndürüyorsanız, yani zombi bir şirketseniz, pazarda pay kaybediyorsanız, çalışan devir hızınız her geçen gün artıyorsa koşan sürüden geri kalmaya başlayan zebrasınızdır. Bir süre sonra da yere yığılırsınız. Ne oluyor bana demeye kalmadan kapatırsınız gözlerinizi hayata. Hem bireysel, hem de kurumsal olarak değerlendirebilirsiniz bunu.


Bir gün yanlış bir karar verirsiniz, ya da kritik bir pozisyona yanlış birisini istihdam edersiniz. O size her şeyi olduğundan farklı gösterebilir. Pembe tablolar çizebilir. Rakamlarla sizin gözünüzü alabilir. Lakin bu, sürüyle birlikte koşulduğunun resmidir. Çünkü verdiğiniz yanlış kararın farkında değilsinizdir. Kan kaybederken koşan zebra gibidir haliniz. Bir süre koşarsınız. Bir süre büyürsünüz. Ama gerekli yerde gerekli hamleyi yapmazsanız, bilin ki o kurşun sizi hissetmediğiniz bir yerden vurmuştur. Üç-dört yıl büyüme grafiğiniz sürer. Sonra, yavaş yavaş aşağı seyir başlar.


***


İşletmeler ve markalar yatırım yapıldıktan sonra zamanla büyür, boy gösterdiği pazarda kendine yer bulur. Ne kadar büyür ve ne zaman büyür sorusu tamamen özneldir. Pazara da bağlıdır elbet. Pazarda alan varsa hızlı büyür.

Örneğin 5-6 yıl önce piyasaya sürülen Peros deterjan markasını incelerseniz, ülkemizdeki dolu pazardan kendine pay almakta çok zorlandığını göreceksiniz. Peros, yönünü Irak pazarına çevirmiş ve orada çok hızlı şekilde büyümüştür.

Şirketlerin makine yatırımı kadar, nitelikli insanlara yaptığı yatırım “ne kadar ve ne zaman büyür” sorusunun cevabını öznelleştiren noktadır. Tüm büyüme eğrilerinde, bir süre sonra büyüme grafiği yavaşlar ve aşağı doğru bombeleşmeye başlar. İşte tam bu noktada bir şeyler yapılması gerekmektedir ki, işletme veya marka büyüme trendine devam etsin. Yeni bir pazar, yeni bir ürün, pazarlama stratejisi, iç ve dış iletişim süreçlerinin yönetimi burada hamleyi yapmaya yardım edecek unsurlardır.


Rakamları mutlaka inceleyin evet. Ama her zaman inanmayın, şüphe ile yaklaşın. Bugünün parlak görüntüsü, gözünüzü alıp yarınınızı karartmasın.


Hurma mı… Onu da anlayanlar anlamayanlara anlatsın :)

 

19 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page